28 Nisan 2014 Pazartesi

KADIN ALDATTIĞINDA

ALDATMA SERİSİNDE SON DURAK

İkinci Kadın’a güç katıp, kendini zayıflatan erkekler; aldatılmayı hak eden kadınlar derken şimdi de aldatılan erkekler diyerek _sakıncalı sularda yüzüp_ “Kadın Aldattığında”  başlığı ile yeni bir yazı ekledim.

Ülkemiz genelinde, özellikle Doğu bölgesine yayılan toplum yapısında erkeklerin evlilik dışı ilişkilerinin olması olağandır. Hatta aldatmak çoğu evde, erkekliğin şanındandır denilecek kadar rutin bir olay haline gelmiştir; haber değeri yoktur kısacası. Erkekler de kadının aldatılan ve mağdur rolde olmasını benimsemiştir. Kendisinin yaptığını eniştesi de damadı da yapabilir mantığı,  kuşaklar boyu yazılı olmayan kurallar arasında  kabul edilmiş, kadınlar cephesine hiç bakılmamıştır.

Erkeğin cinsel arayışları kadın için geçerli olamaz kabulü artık yıkılıyor, günümüzde kadınlar da erkekler kadar rahatça aldatıyor. Üstelik durum, birkaç istisna örnek olmaktan çıkmış haldedir…  (Yayınlanmış istatistiklerden,  eşini aldatan kadınlar ile ilgili şaşırtıcı oranları -muhafazakar bir toplum olduğumuz halde- öğrenebilirsiniz.) Kadının aldatması, hem kentlerde hem de kırsalda yaşanabildiğine göre eğitim düzeyi ya da kültür birikimi ile bağlantılı değildir. Çok tutucu ailelerde dahi kadınların da korkusuzca ikinci hatta üçüncü ilişkiyi yaşadığı biliniyor. Erkekler gibi bir tür gereksinim ya da doğal hak olarak görüyor olabilirler!

Kanımca, sosyal araştırmaların bir kısmı, kadının aldatması için yeter koşulları yüzeysel incelemiş görünüyor. Kimisinde yıllarca dayatılan erkek egemenliğine son vermek ya da baskı altında büyütülmenin rövanşını almak üzere atılan yasak adımlar  inceleniyor. Gidiş yolu da yapılan analizler de dar bir kitleyi işaret ediyor. Kim ne derse desin; bence kadınlar, aldatma noktasına erkekler kadar kolay gelmiyor. Cinsel dürtü kontrolsüzlüğü ya da eksik kalmış ahlak gelişimi ile açıklanan örneklerin sayısının çok olduğunu düşünmüyorum. (Çarpık ilişkilerin yaşanabildiği ahlak çöküntüsünde kadın -erkek olmak fark etmiyor. Basitlik iki taraf için de geçerli olabilir ve her tür toplumda rastlanabilir) Saygın bir konum ve pırıl pırıl çocuklara sahipken, kadının aldatma noktasına gelmesi çapkınlık ile açıklanamayacak kadar karışıktır. Çünkü kadınlar, doğaları ve annelik içgüdüsünün gereği olarak evliyken yeni bir ilişki aramazlar. Ancak yaşama karşı küskünlükleri onarılmaz hale geldiğinde ve kadınlığını yaşayamadığında aldatırlar ki evlilikleri gerçekte bitmiştir,  kağıt üzerindeki formaliteye de takılmazlar. 

Evli kadın, evli erkek gibi avlanacak hedef konumunda değildir. Çünkü evli erkek, zengin ve yetki sahibi ise talibi çoktur, ailesi avcılar tarafından yok sayılabilir. Oysa kadının aldatması ya da baştan çıkarılması için erkekler gibi para ve güç dağıtması gerekmiyor. Kadında ikinci ilişki arayışı, daha çok şefkatle sevilme ardından da önemsenme dürtüsü ile başlıyor. Erkeklere kabul etmesi hatta okuması bile ağır gelse de kadın, gerçekte dişiliği yok sayıldığında iradesini kaybedebiliyor. 

Kadın,

  • Aldatıldığında intikam duygusu ile hareket eder, kendisi de aldatır.
  • Bir zalimin eline düştüğünde, sevgisi ile terbiye edildiğinde,(erkek egemen ailelerde çok görülüyor)
  • Özel yaşamında tatmin duygusunu bilmediğinde,
  • Eş olmanın getirdiği haklar kullandırılmadığında,
  • Güven duygusunu yitirdiğinde,
  • Kocasının genel olaylar ve ilişkiler karşısında adil olmadığına inandığında,
  • Annelik hakkının, gençliğinin ve hayallerinin çalındığına emin olduğunda aldatır.
(Bir de erkeğin karısı onu aldatsın diye ısrarla kötü davrandığı örnekler vardır. Geçmişte evli kadınlarla olmanın ağırlığını fark etmişlerdir ve bedelini ancak aldatılarak ödeyeceklerini düşünürler. Direkt olarak bunu söylemezler ama aldatılmayı ilahi adalet olarak algılarlar. Bu gerekçeye,  bellek arkası hep pişmanlıklarla dolu olan erkeklerin itiraz edeceğini sanmıyorum)

Peki, aldatılan her erkek hata mı yapmıştır, tamamen suçludur da kadın aldatır? Tabii ki hayır, erdemini yitirmiş ya da hiç sahip olmamış erkek sayısı kadar kadın da var aramızda. Düşük değer yargıları ile büyüdükleri için erdemli davranamazlar. (keşke birbirlerini bulup masum insanlara zarar vermeseler) Yine de kocanın kusursuz olup kadının libido yüksekliğinden aldattığı örneklerin sayısı daha az olduğuna inanıyorum. (çünkü dürtüsel beraberliklerde duygu yoktur,   oysa kadınlar genel olarak duygularını yok saymazlar) 

Kadının yaşadığı yasak ilişki karşılığında, erkeği hak etmediği makamlara gelmesini sık görmezsiniz. Çapkınlık turuna çıkan kadınlara, annelere de çok rastlamazsınız. Aklı başında bir kadına parası ya da sağlayacağı konum için aşıkmış gibi davranan jigolo kitlesi de azınlıktadır.  Kadın çoğunlukla, AŞK’ı tatmak ve tatmin olmak için aldatır, yaşadığı ilişki yasak olsa bile içinde mutlaka duygusallık arar. O yüzden erkek ve kadının aldatması aynı kapıya çıkmaz. Erkeğin sadece seks için yürüdüğü yolda kadın yanında duygusallık paketini de taşır.

Peki, kadınlar aldatır mı gerçekten sorusuna da en doğru yanıtı erkekler verebilir. İlişkiye girdikleri evli kadınların da kocaları var olduğuna göre kendileri de aynı riskle yaşamaktadırlar diye yorumluyorum. Ruhunun duymayacağı kadar saf olan kocalar aldatılmayı kabul ederler mi hiç! 

Erkekler Neden Aldatıyor’ u yazdığımda, “aldatmanın bahanesi olabilir mi” diye sormuştum. Aynı soru kadınlar için de geçerli. Biten evlilikte/ilişkide taraflar boşanmak/ayrılmak için neyi beklerler, bilinmez. İki tane mobilya, yapılan yatırımlar, geçmişteki fedakarlıkların bedeli ya da öz güvensizlik midir yanıtı? Belki de karşılıksız aşktır. Aldatılmanın ölüm acısı kadar hasar bıraktığını bile bile insanlar eşini aldatmaya devam ediyor. Hem eşini hem kendi öz benliğini aldatmanın yükü daha kolay taşınıyor olmalı ki yasak ilişki bu kadar cazip karşılanıyor.

Baştan aldatacağınızı bildiğiniz kişiyle  evlenmeyin ve aldatan aldatılır tekerlemesini de unutmayın.

Bir parçası iken kendiniz olduğunuz ve huzuru bulduğunuz sahici ilişkilere....

Bilge SEZER ÖLMEZ

Görsel, http://www.freegreatdesign.com adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder